05 Mayıs 2021 Çarşamba
Dr. Duran Arslan ile Röportaj
İstanbul Gelişim Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Engellilerde Egzersiz ve Spor bilimleri öğrencisi Bilge Abay, özel gereksinimli bireylere yüzme eğitmenliği yapan Dr. Duran Arslan ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.
Merhaba Duran Hocam öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?
Merhaba ismim Dr. Duran Arslan. Özel gereksinimli bireylerle yüzme eğitimi çalışması yapmaktayım. Yaklaşık 22 yıldır engelli çocuklarla çalışıyorum. Bunların içerisinde bedensel engelliler, görme engelliler ve özel gereksinimli otizm, down sendromu, mental reterdasyonlu çocuklarla çalışıyorum. Yaklaşık 18 yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalıştım. Şuanda spor bakanlığında çalışmalarıma devam ediyorum.
Engellilerle çalışmaya sizi iten bir durum var mıydı?
Engellilerle ilgili çalışmama sebep üniversitenin birinci sınıfında herkes bir branş seçiyordu benim seçtiğim branşta yüzme idi. Yüzmenin içerisinde hangi alanda çalışabilirim diye bayağı bir düşündüm. Sonrasında ailemde de engelli olmasından dolayı engellilerle ilgili bir çalışma yapma isteği bende doğdu. Üniversitedeki hocamla görüştüm. Birkaç tane kitap tavsiye etti. Fakat kitapların hepsi yabancı idi Türkçe hiçbir kaynak yoktu. Kaynak bulamayınca Çapa Tıp Fakültesine gittim. Çapa Tıp Fakültesi’nde birkaç fizyoterapist arkadaşla görüştüm. Sonrasında onlardan da kaynak bulamadık. Marmara Üniversitesi ve birçok üniversiteye giderek engellilerde yüzme le ilgili kaynak aradım. Bu kaynakları bulamadık haliyle. Bundan sonra bu çalışmanın üniversite hayatıma ve sonrasında benim için pozitif anlamda iyi olacağını düşündüm. Bu alanda çalışma yapan hiçimse yoktu. Çalışma yapan hiç kimsenin olmaması ve bu alanda ihtiyaç olmasından dolayı bu alana önem verdim.
Hocam İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Engellilerde Egzersiz ve Spor Bilimi bölümü açıldı bu konuyla alakalı görüşleriniz nelerdir?
Bu alanda üniversitelerde ciddi bir çalışma yok. Birçok üniversitede benim dönemimde engellilerle ilgili bir bölüm yoktu. Zaten ilk etapta bildiğim kadarıyla Malatya’da açıldı engellilerle ilgili bir bölüm. Sonrasında Gelişim Üniversitesi bu alanda öncülük yaptı çok güzel çalışmaları var. Çok bakir bir alan Türkiye’de üniversitelerin birçoğunda olmayan bir alan. Bu alanda akademik personelin yetişmesine ve öğrencilerin yetişmesine katkı sağlayacak. Çünkü üniversite mezunu olan beden eğitimi öğretmeni arkadaşlar engellilerle ilgili çok fazla bilgi becerisi yok. Bu da Türkiye’ni yüzde 8.7 ‘sinin engelli olduğu söyleniyor. Bu 8.7 oranı okullara geldiğinde beden eğitimi öğretmenleri, antrenörler veya yöneticiler bu çocuklara nasıl davranacağını bilmiyor. Bu çalışmaların olması o çocuklar açısından iyi olacağını düşünüyorum. Gelişim Üniversitesi’nin de bu çalışmasıyla öncülük edeceğini özel üniversitelerde bu alanın daha yaygınlaşacağını düşünüyorum açıkçası.
Geçmişten günümüze birçok engelli bireyi rehabilite ettiniz ve ülkemize birçok sporcu kazandırdınız. Bir sporcunun milli Sporcu olabileceğini hangi özelliklerinden anlıyorsunuz,nasıl seçiyorsunuz?
Bu biraz sporcuya bağlı tabi biz çocuğu aldığımızda ilk etapta rehabilitasyon amacıyla alıyoruz. Fiziksel bir engeli varsa onun motorik becerilerini geliştirmeye yönelik el ayak koordinasyonunu geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunuyoruz. Sonrasında bu rehabilitasyon süreçlerinin sonunda kişinin eğer yeteneği varsa ayrıca antropemedik olarak çocuk bu sporu yapmaya uygunsa biz onu profesyonel anlamda yetiştiriyoruz. Elit düzeyde sporcu sadece fiziksel olarak kişinin yeterli olması yetmiyor mental olarak da yeterli olması gerekiyor. İmkân ve olanaklarının iyi olması gerekiyor. İmkan ve olanaktan kastım şimdi elit düzeyde bir sporcunun haftanın 7 günü antrenman yaptırmamız gerekiyor. Bazen çift antrenman yaptırmamız gerekiyor. Ailenin bu konuda çocuğa pozitif anlamda destek vermesi okulun bu anlamda destek vermesi lazım. Diğer türlü çocuk ne kadar yetenekli olursa olsun aile getirmediği zaman veya fiziksel olarak yeterli olduğunda okul izin vermediği zaman bu çocuğun başarılı olmayacağını düşünüp onun üzerine çok fazla eğilemiyoruz açıkçası. Burada faktör öncelikli olarak çocuğun fiziksel ve mental olarak yeterli olması diğer türlü dış etmenlerde ailenin ve okulun çocuğa destek vermesi gerekiyor.
Yüzme sporunun diğer spor branşlarına göre engelli bireylere katığı avantaj nedir?
Yüzmenin diğer spor branşlarından en büyük farkı tüm engel gruplarının nerdeyse yararlanabiliyor olması. Çok fazla eğer suyla ilgili bir şeyi yoksa kişinin bazı kişilerde klora karşı alerjisi olabiliyor. Bunların haricindeki tüm engellilerin hem rehabilitasyon süreçlerinde hem sosyal hayata girmeleri açısından iyi bir ajan olduğunu düşünüyorum. Kişini hem kardiyovasküler sisteminin su içerisinde geliştiriliyor olması hem motorik becerisinin hem de koordinasyonun geliştiriliyor olması bir disiplin gerektiriyor olması bu engellilerin rehabilitasyon faaliyetlerine çok katkı sağlıyor. Bunun haricinde görme engellilerin günlük hayatta rahat hareket edebilmesi için motorik becerilerinin gelişebilmesi için otizmli, down sendromlu, mental reterdasyonu olan özel gereksinimli çocukların komut alabilmesi otur dediğinde oturup kalk dediğinde kalkabilmesi verilen komutu yapabilmesi açısından. Ayrıca bu çocukların grupla hareket ederek sosyal hayat girebilmeleri için iyi bir ajan. Çok ağır engelli olan veya müsküler distrofisi olmayan birçok engel grubu birçok spor branşını yapamaz. Mesela karate, Taekwondo, judo gibi mücadele sporlarından tutun atletizm gibi branşları yapamazken yüzme yapılabilir bir spor dalı. Ne kadar engeliniz fiziksel olarak ağır olursa olsun yapabilirsiniz. İki kolunuz iki bacağınız olmasa da yüzebilirsiniz. Veya ne kadar da ağır bir mental probleminiz varsa o mental probleminize rağmen yüzme branşını yapabilirsiniz. Yüzme alamadığımız az engel grubu az öğrenci grubumuz var. Onlarda en başta gelen öz bakımını yapamayan çocuklar. Tuvalet becerisi olmayan bu gibi çocukları havuza alamıyoruz. Çünkü havuza tuvaletini yaptığı zaman bu gelen diğer öğrenciler açısından risk teşkil ediyor. Gelen sporcular açısından da risk teşkil edebiliyor kendisine de zarar verebiliyor. Bu öz bakım becerilerini yapamayan çocukları alamıyoruz. Kendine veya çevresine zarar veren çocukları ilk etapta alamıyoruz. Onları ilk olarak dışarda rehabilite edip biraz kontrol ettikten sonra havuzun içerisine alıp çalışmalarına devam ediyoruz.
Klasifikasyon ölçümlerinden bahsedebilir misiniz?
Klasifikasyon denen şey gruplandırma veya sınıflandırmadır. Şimdi her engel grubunun engel durumu birbirinden farklıdır. Mesela amputeli bir birey geldiği zaman kolları olmayan, bacakları olmayan, bir kolu bir bacağı olmayan veya uzuvlarında birisin uzun birisinin kısa ampütasyonu olan bireyler oluyor. Mesela serebral palsi gibi beyin felci geçiren çocuklarda da kolu veya bacağı engelli kişiler olabiliyor. Bunların müsabakalarında kimse kimseye haksızlık etmemesi için klasifikasyon dediğimiz bir değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirmede engelli bireyler gruplara ayrılıyor. Mesela yüzmede S1 le S10 arasında gruplandırma yapılıyor bedensel engellilerde.S1 en ağır engel grubu. Mesela 2 kolu 2 bacağı olmayan engel grubu gibi.S10 da en hafif engel grubu gibi mesela 1 eli hiç olmayan engel durumunda olan kişiler bu gruplara ayrılıyor. Bunların arasında olan birçok serebral palsili, spina bifidalı, brekial pleksus ve spinal kort yaralanması olan bireyler uzuv, eksiklikleri, kas gücü, boy uzunluğu kısalığı veya kişinin spinal kort yaralanmasından dolayı vücudunu ne kadar hissettiğine ne kadar kullanabildiğine kadar kişinin değerlendirmesi yapılıyor. Bu değerlendirme sonunda kişi bir grubun içerisine konuluyor bedensel engellilerde. Görme engellilerde 3 grup oluyor yüzmede. Bunlar S11,S12,S13. Hiç görmeyen, az gören, daha iyi gören diye sınıflara ayrılıyor. Tabi bunların hepsinin oranı var. Bir de özel sporcular S14 grubunda. O grubun içerisine de otizmliler ve mental reterdayonu olan çocuklar giriyor. Bunlar tek grup içerisinde değerlendiriliyor. Önümüzdeki yıllarda büyük ihtimal bu grupta ayrılacak. Ayrı grup içerisinde yarıştırılacak. Diğer spor branşlarında engelliler kendi grupları içerisinde ayrılıyor basketbol haricinde, Basketbolda tekerlekli sandalyeli olması yeterli.
Yüzme sporunun sporcularınıza sosyal yaşamda katkıları nelerdir?
Yüzme sporunun katkıları şöyle oluyor bedensel engelli, görme engelli veya özel gereksinimli otizmli down sendromlu çocuklar fiziksel engellerinden dolayı büyük bir çoğunluğu Türkiye’de sokağa çıkamıyor. Eğitim haytaları büyük ölçüde sekteye uğramış. Birçoğu okula alınmıyor veya okula gittiklerinde sıkıntı yaşıyorlar. Bu çocukların normal dediğimiz sağlıklı bireylerle beraber okul hayatına girmesi onların sosyal hayata girmesine, hayat tutunmalarını sağlıyor. İletişim becerilerinin gelişmesinde hem eğitim hem de iş hayatında katkı sağlamalarına yardımcı oluyor. Spor bireysel olarak hem grup halinde yapıldığı hem de müsabakalara katıldığında çocukların en azından bireyleri başardıklarını görüyorlar. Grupla beraber hareket etmesini sağlanıyor. Bu çocuklar grupla beraber çalışıyor. Sonrasında da müsabakalar giderek işte farklı illerde farklı ülkelerdeki insanları görerek onların neler yaptığı neler başardıklarını görerek sosyal hayata girmeleri, eğitim hayatına girmeleri sonrasında iş hayatına girmelerini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz.
Ülkemizin engelliler için yaptığı çalışmaları beğeniyor musunuz? Ve yeterli buluyor musunuz?
Ülkemizde son yıllarda erişilebilirlikle ilgili güzel çalışmaların olduğunu düşünüyorum. Gerek ulaşım noktasında gerekse tesislerde eğitim alanında okulların erişilebilirliği noktasında rampaların okulların girişinde olması yani tekerlekli sandalye ve diğer engelli çocuklara uygun olması erişilebilirlik anlamında iyi. Fakat eğitim alanında çok eksiği olduğunu düşünüyorum. Birçok üniversitede hala engellilerle ilgili bir eğitim yok. Sınıf öğretmeni otizmli bir çocuğa veya görme engelli bir çocuğa nasıl eğitim vereceğini bilmiyor. Tarih öğretmeni, coğrafya öğretmeni çok az üniversitede beden eğitimi öğretmeni çocuklara nasıl hitap edileceğini nasıl davranacağını nasıl eğitim vereceğini biliyor. Birçok üniversitede engellilerin ne olduğunu bilmiyor ayrıca aileler bilmiyor. Dolayısıyla bu çocuklar hem eğitim hayatında hem sosyal hayatta sıkıntılar yaşıyor. En büyük eksikliğin eğitim olduğunu bu eğitiminde ilk etapta üniversitelerde eğitmenlere verilmesi gerektiğini sonrasında öğrencilere ve kademe kademe okuldaki öğrenci velilerine olacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Engellilerle ilgili en büyük eksikliğin eğitim olduğunu düşünüyorum.
Bu alanda doktorasını yapmış ilk kişisiniz. Ülkemize kattığınız çalışmalar var. Bu çalışmalardan örnek verebilir misiniz?
Bu çalışmalarım ilk başladığımda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde öğrenciyken bir proje hazırlamıştım. Bu proje şuydu sosyal güvencesi olmayan çocukları biz İstanbul’da evlerinden alıp büyükşehir ait hidroterapi havuzuna alıp eğitim verecektik. Onlar yüzmeyi öğrendikten sonra bir üst gruba normal havuzların içerisine alıp çalışma yapılacaktı. Sonrasında kulüplerin içerisine alarak çocuklar elit düzeyde çalışma yapacaktı. Bu çalışmayı biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başlattık. Bu çalışmanın havuz bölümünü ben yapıyordum. Kara çalışmaları salon sporlarını da Taner ATASOY şuanda üniversitenizde öğretim görevlisi olan hocamızla beraber yürütüyorduk o yıllarda. Çok güzel çalışmalar yaptık İstanbullun birçok bölgesinde birçok engelliyi sosyal güvencesi olmayan çocukları alıyorduk. Hem salon içeresinde hidroterapi havuzunda ve normal havuzda eğitim vererek bu çocukların spor hayatlarına katkı sağlıyorduk. Sonrasında Taner hocam üniversiteyi tercih etti ben de spor bakanlığında bu çalışmaları devam ettiriyorum. Güzel bir çalışmaydı. Şu an birçok ilde ufak ufak bu çalışmalar başladı diyebiliriz.
Engellilerde Egzersiz ve Spor Bilimi okuyan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir? Hatta diğer bölümlerde okuyan arkadaşlarımız da bu röportajı görecekler engellilerle çalışmak isteyen antrenörlere tavsiyeleriniz önerileriniz nelerdir?
Şimdi üniversitede okuyan öğrencilere şu önerim olur. Engellilerde yüzme eğitimi dediğiniz zaman kaynak aradığınız zaman hiçbir kaynak bulamayacaksınız. Az kaynak bulacaksınız. Serebral palsili, spina bifidalıya, spinal kort yaralanması olan bir bireye nasıl yüzme öğreteceksiniz performans sporu nasıl yaptıracağınız ilgili kaynak bulmanız çok zor. Benim herkese tavsiyem şu bir alan seçmelerini öneririm veya bir engel grubu. Mesela serebral palsi yüzme eğitimi yapacaksın. Bu alanda kendinizi geliştirmeniz lazım üniversitede öğrenci iken. Bu alanda uygun bir yer bularak bu engel grubundaki çocukları alıp yaşayarak öğrenmenizi ben tavsiye ederim. Branşın basketbolsa basketbolla ilgili hangi engel grupları basketbolu yapabilir bununla ilgili bir çalışma yapıp uygun ortamda bu çalışmasını üniversitede öğrenci iken yapmanız gerekiyor. Bir otizmliyle ilk etapta çalışıp bir göz teması mı kurman gerekiyor. O çocukla konuşurken kısa net cümleler mi kurman gerekiyor onunla aynı seviyeye mi gelmen gerekiyor ses tonunu yükseltip alçaltmanın ne kadar gerekli olup bazı çocuklara rehabilitasyon bazı çocuklara performans amacıyla mı yapman gerekiyor birçok şeyi yaşayarak öğrenmeniz lazım. Onun içinde üniversitede öğrenci iken her şeyi öğrenemezsin. Bir şeyin üzerine odaklanmanız lazım. Bir engel grubu veya birkaç engel grubu fakat bir spor branşının üzerine yoğunlaşıp o branşla ilgili uygun çalışma ortamını bulup o uygun ortamda kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Türkçe kaynak çok az bunla ilgili yabancı kaynaklara yönelmeniz gerekiyor. Takip edebiliyorsanız o branşla ilgili müsabakalara gitmeniz gerekiyor. O branşla uğraşan elit sporcularla iletişime geçmeniz onların nasıl yüzme öğrendiği tabi yüzme ile uğraşıyorsan eğer neler yaşadığı ne gibi sıkıntılar çektiği onları aşmak için neler yaptığı öğrenme aşamasında neleri yaşadığı gibi birçok şeyi not ederek ilerde çocuklara sporu öğretirken veya o çalışmayı yaparken yaşanabilecek sıkıntıları siz şimdiden öğrendiğiniz için ileride o sıkıntıları yaşamamış olacaksınız.